Kasım’da Paranız “Efsane” Olmasın!
Kasım’da Paranız “Efsane” Olmasın!
“Efsane Cuma, adıyla her yıl Kasım ayının belli bir haftasında yapılan reklamlar artık,” İndirimli Kasım Günleri” adıyla ayın birinden başlayıp, ay boyunca devam eder oldu!
Kapitalist sistem tarafından icat edilen, “önemli günler”, “önemli haftalar” kandırmacası, bir türlü doymak bilmeyen sisteme yeterli gelmedi, “önemli aylar” icat edilmeye başlandı.
İndirim mi Bindirim mi?..
Yurtdışında her yıl Kasım ayının son haftasına denk gelen ve Noel alışverişinin başlangıcı sayılan “Black Friday” günleri ülkemizde Kasım ayının birinci gününden itibaren ve ay boyunca firmalar tarafından tüketimin artması için kullanılmakta. Çoğu firma, ürün ve hizmetlerinin reklamlarında abartılı, yüksek indirimler yaptıkları iddiasındalar.
Ancak bu iddiaların ne kadarı doğru?
Tüketici olarak bu tür reklamlara her zaman şüpheyle yaklaşmakta fayda var. Yıllardır büyük indirim vaadeden pek çok firma, ürün ve hizmetlerinin fiyatını önce şişirip, daha sonra o fiyattan bir miktar düşük fiyat göstererek tüketicide “indirim algısı” oluşturmaktadır. Örneğin, gerçek değeri ve satış-etiket fiyatı 40-50 lira olan ürüne, yüz elli lira etiket yapıştırıp yüzde, 70-80 indirim yapılarak, fiyatın 60-70 liraya indirildiğinin iddia edilmesi gibi…
Belirli özel gün ve haftalarda yüksek indirimlerle satışa sunulan ürünlerin kalitesini, ayıplı/gizli ayıplı ürün olup olmadığını, teknolojisi geçmek üzere olan ürün olasılığını akılda tutmak, fiyat/ürün değerlendirmesini karşılaştırmalı olarak takip etmek, bütçemizi zorlayacak alışverişlerden kaçınmak, ihtiyaçlara yönelik bilinçli alışveriş yapmak daha sonra yaşanacak maddi manevi zorlukları önleyecektir.
Reklamlara dikkat!..
Reklamlar, bilindiği üzere tüketicinin satın alma eylemini satış yönlü etkilemek üzere yapılan algı çalışmalarıdır. Tüketicinin gözüne, kulağına hitap eden bu görsel ve sözel çalışmalar psikolojiyi etkileyerek satın alma davranışını ciddi şekilde yönetmektedir.
“Daha fazla satış” ve her ne pahasına olursa olsun tüketicinin “satın alması” için kullanılmak üzere, gelişen teknolojinin de yardımıyla her gün yeni bir yol ve yeni bir yöntem üretilmekte.
Reklamlar da bu yolların en başındaki yönlendiriciler olarak, ister içerik ister teknik bakımdan olsun tuzaklarla dolu, desek, herhalde abartmış olmayız.
Örneğin, son yıllarda kokunun insan üzerindeki etkilerine yoğunlaşan çalışmalar bize, yakın bir gelecekte koku alma duyumuza yönelik reklam çalışmalarının olasılığının da yüksek olduğunu göstermekte.
Belki çok yakın bir gelecekte tvde, mobil cihazda kahvenin, çayın, çikolatanın, hamburgerin, parfümün… reklamını izlerken kokularını da alabileceğiz.
Tüketici izlediği kahve reklamındaki kokuyla, “tatma duyusunun” istemsizce harekete geçtiğini hissedecek. İlginç (!?) bir şekilde görünmez bir güç tarafından tüm duyularına hitap eden kahveyi almaya “itilecek”.
Kim bilir, belki de dokunma duyumuza hitap edecek reklamlar da yoldadır…